Hayatımda ilk defa bir sosyal projeye bu kadar uzun süreli
ve derinlemesine dahil oldum. Başlangıçta gönüllü olmak bana sadece “yardım
etme” fikrini çağrıştırıyordu ama bu süreç, bakış açımı kökten değiştirdi.
Gaziantep’te, GEGED'in rehberliğinde yürütülen bu yolculukta aslında
başkalarına destek olmaya çalışırken en çok kendim değiştim.
GIVE 3 – Gaziantep Inclusion by Volunteers from the EU
projesi kapsamında haftalık olarak çocuklarla çeşitli etkinlikler yürüttük. En
çok etkilendiğim anlardan biri, Suriyeli bir çocuğun resim atölyesi sırasında
çizdiği bir evdi. Detaylarla dolu, ama o evin bir çatısı yoktu. Ne sorsam da
nedenini anlatmadı. Bu küçük detay bile bana göç meselesinin ne kadar derin
olduğunu, bir çocuğun gözünden bile nasıl anlaşılabileceğini gösterdi.
Projeye sadece Türk gönüllüler değil, İtalya’dan gelen
gönüllüler de eş zamanlı katıldı. Onlarla birlikte yürüttüğümüz kültürel
paylaşım etkinlikleri ve semt gezileri, bana sadece bir gönüllü değil aynı
zamanda bir kültür elçisi gibi hissettirdi. Scambieuropei’nin koordinasyonunda
gerçekleşen bu çok uluslu yapı, ekip içindeki uyumu ve ortak amaç için bir
arada olmanın gücünü hissettirdi.
Gönüllülük artık benim için bir tercih değil, bir yaşam
biçimi. Bu projeyle birlikte topluma katkı sunmanın birçok farklı yolu olduğunu
gördüm. En önemlisi ise: bir çocuğun yüzünde gülümseme yaratabiliyorsam, doğru
yoldayım demektir.
GIVE 3 projesi, gönüllülüğün gücünü hem bireysel hem de
toplumsal düzeyde hissettiğim bir deneyim sundu. Gaziantep’te, GEGED ev
sahipliğinde gerçekleşen bu projede yer almak, kendi şehrime farklı bir gözle
bakmamı sağladı. Her gün geçtiğim sokaklar, tanıdığımı sandığım mahalleler,
gönüllülük faaliyetleri sayesinde bambaşka anlamlar kazandı.
Projede Suriyeli çocuklarla birebir vakit geçirdiğimiz
anlar, bana hem öğretici hem de duygusal açıdan çok şey kattı. Onların yaşadığı
zorlukları birinci elden görmek, yalnızca istatistiklerden değil, gerçek yaşam
öykülerinden beslenen bir farkındalık kazandırdı. Özellikle yaratıcı sanat
atölyelerinde çocukların kendilerini ifade ettiklerine tanıklık etmek, içimde
derin bir sorumluluk duygusu uyandırdı.
Bu süreçte yalnızca Türk gönüllüler değil, aynı zamanda
proje koordinatörü Scambieuropei aracılığıyla İtalya’dan gelen gönüllülerle de
birlikte çalıştık. Kültürlerarası bu etkileşim, hem dil pratiği yapmamı sağladı
hem de farklı yaşam tarzlarına dair empati geliştirmeme yardımcı oldu. İtalyan
gönüllülerle birlikte düzenlediğimiz kültürel paylaşım günlerinde, Gaziantep
mutfağını tanıtmak benim için özel bir anıydı.
GIVE 3, gönüllülüğün sadece “yardım etmek” olmadığını;
birlikte üretmek, anlamak ve dönüştürmek olduğunu gösterdi bana. Şimdi bu
süreci tamamlamış biri olarak, topluma katkı sunmanın bireysel gelişimle ne
kadar iç içe geçtiğini çok daha net görebiliyorum.