Ayhan KAHRIMAN
Volunteer
GIVE 3 projesine Gaziantep’te katılma fırsatı bulmak, hayatımda unutulmaz bir deneyim oldu. GEGED gibi köklü ve aktif bir kuruluşun yürütücülüğünde gerçekleşen bu projede yer almak, sadece başkalarına değil, aynı zamanda kendime de katkı sunduğum bir süreçti. Daha önce gönüllülük deneyimim olsa da bu kadar uluslararası boyutta ve göç gibi önemli bir temaya odaklanan bir projede yer almak, bakış açımı tamamen değiştirdi.
Projede özellikle yerel düzeyde Suriyeli çocuklar ve gençlerle birlikte gerçekleştirilen etkinliklerde aktif rol aldım. Çocuklara yönelik yaratıcı drama, resim çalışmaları ve oyun atölyeleri düzenledik. İlk zamanlar iletişim kurmakta zorlanabileceğimizi düşündüm, ancak çocukların gözlerindeki ışık, bizim onlara ne kadar ihtiyaç duyduklarını gösterdi. Bu karşılıklı etkileşim, gönüllülüğün en saf ve güçlü halini yansıttı.
Ayrıca, farklı kültürlerden gelen İtalyan gönüllülerle birlikte çalışmak hem dil pratiği yapmamı sağladı hem de kültürel çeşitliliğe dair farkındalığımı artırdı. Yemek etkinliklerinde kendi kültürümüzü tanıtırken aynı zamanda başka mutfakları tanıma fırsatı yakaladık. Gaziantep gibi zengin bir kültürel geçmişe sahip bir şehirde bu tarz paylaşımların olması, projeye ayrı bir renk kattı.
Bu proje bana; gönüllülüğün sadece yardım etmek değil, aynı zamanda toplumsal yapının bir parçası olmak, sorumluluk almak ve birlikte dönüşmek anlamına geldiğini gösterdi. GIVE 3 projesi ve GEGED ailesi sayesinde daha duyarlı, daha bilinçli ve daha empatik bir birey oldum.
Burak TATLI
Volunteer
GIVE 3 projesi, gönüllülüğün gücünü hem bireysel hem de toplumsal düzeyde hissettiğim bir deneyim sundu. Gaziantep’te, GEGED ev sahipliğinde gerçekleşen bu projede yer almak, kendi şehrime farklı bir gözle bakmamı sağladı. Her gün geçtiğim sokaklar, tanıdığımı sandığım mahalleler, gönüllülük faaliyetleri sayesinde bambaşka anlamlar kazandı.
Projede Suriyeli çocuklarla birebir vakit geçirdiğimiz anlar, bana hem öğretici hem de duygusal açıdan çok şey kattı. Onların yaşadığı zorlukları birinci elden görmek, yalnızca istatistiklerden değil, gerçek yaşam öykülerinden beslenen bir farkındalık kazandırdı. Özellikle yaratıcı sanat atölyelerinde çocukların kendilerini ifade ettiklerine tanıklık etmek, içimde derin bir sorumluluk duygusu uyandırdı.
Bu süreçte yalnızca Türk gönüllüler değil, aynı zamanda proje koordinatörü Scambieuropei aracılığıyla İtalya’dan gelen gönüllülerle de birlikte çalıştık. Kültürlerarası bu etkileşim, hem dil pratiği yapmamı sağladı hem de farklı yaşam tarzlarına dair empati geliştirmeme yardımcı oldu. İtalyan gönüllülerle birlikte düzenlediğimiz kültürel paylaşım günlerinde, Gaziantep mutfağını tanıtmak benim için özel bir anıydı.
GIVE 3, gönüllülüğün sadece “yardım etmek” olmadığını; birlikte üretmek, anlamak ve dönüştürmek olduğunu gösterdi bana. Şimdi bu süreci tamamlamış biri olarak, topluma katkı sunmanın bireysel gelişimle ne kadar iç içe geçtiğini çok daha net görebiliyorum.
Memik DENİZ
Volunteer
Hayatımda ilk defa bir sosyal projeye bu kadar uzun süreli ve derinlemesine dahil oldum. Başlangıçta gönüllü olmak bana sadece “yardım etme” fikrini çağrıştırıyordu ama bu süreç, bakış açımı kökten değiştirdi. Gaziantep’te, GEGED’in rehberliğinde yürütülen bu yolculukta aslında başkalarına destek olmaya çalışırken en çok kendim değiştim.
GIVE 3 – Gaziantep Inclusion by Volunteers from the EU projesi kapsamında haftalık olarak çocuklarla çeşitli etkinlikler yürüttük. En çok etkilendiğim anlardan biri, Suriyeli bir çocuğun resim atölyesi sırasında çizdiği bir evdi. Detaylarla dolu, ama o evin bir çatısı yoktu. Ne sorsam da nedenini anlatmadı. Bu küçük detay bile bana göç meselesinin ne kadar derin olduğunu, bir çocuğun gözünden bile nasıl anlaşılabileceğini gösterdi.
Projeye sadece Türk gönüllüler değil, İtalya’dan gelen gönüllüler de eş zamanlı katıldı. Onlarla birlikte yürüttüğümüz kültürel paylaşım etkinlikleri ve semt gezileri, bana sadece bir gönüllü değil aynı zamanda bir kültür elçisi gibi hissettirdi. Scambieuropei’nin koordinasyonunda gerçekleşen bu çok uluslu yapı, ekip içindeki uyumu ve ortak amaç için bir arada olmanın gücünü hissettirdi.
Gönüllülük artık benim için bir tercih değil, bir yaşam biçimi. Bu projeyle birlikte topluma katkı sunmanın birçok farklı yolu olduğunu gördüm. En önemlisi ise: bir çocuğun yüzünde gülümseme yaratabiliyorsam, doğru yoldayım demektir.
Cemre KOÇAK
Volunteer
Bazen insanın hayatında bazı anlar vardır; küçük gibi görünür ama sizi içeriden değiştirir. Benim için o anlardan biri, Gaziantep’te bir etkinlik sonrası küçük bir kızın “Abla yine gelecek misin?” sorusuydu. Bu proje boyunca birçok şey öğrendim ama belki de en çok bu sorunun altında yatan güven duygusunu hissetmek, gönüllülüğün ne demek olduğunu bana öğretti.
GIVE 3 kapsamında, GEGED ev sahipliğinde yürüttüğümüz etkinliklerde farklı yaş gruplarındaki çocuklarla oyunlar oynadık, yaratıcı etkinlikler yaptık, bazen sadece sohbet ettik. Başta nasıl yaklaşacağımı, ne söyleyeceğimi bilemediğim zamanlar oldu. Ama zamanla gördüm ki; çocuklar siz onlara değer verdiğinizi hissettirdiğinizde, içlerini olduğu gibi açıyorlar. Bu samimiyet, her gün yeniden motive olmamı sağladı.
Projenin çok dilli, çok kültürlü bir yapısı vardı. Özellikle İtalya’dan gelen gönüllülerle aynı anda sahada olmak, hem kişisel hem de kültürel anlamda büyük bir zenginlik kattı bana. İlk kez biriyle İngilizce konuşurken bu kadar rahat hissettim. Scambieuropei’nin koordinasyonunda yürütülen bu iş birliği, yalnızca gönüllüler arasında değil; toplumlar arasında da bir köprü kurdu.
Geriye dönüp baktığımda, bu projede öğrendiklerimi ve yaşadıklarımı kelimelere dökmek zor. Ama şunu biliyorum: Gaziantep’in sokaklarında, bir çocuğun gözünde, bir annenin gülümsemesinde iz bırakabildiysem, bu yolculuk amacına ulaşmış demektir.
İpek ATMACA
Volunteer
Benim için bu proje bir başlangıçtı. Ne bir STK’ya daha önce adım atmıştım, ne de farklı bir toplumsal grupla bu kadar yakın temas kurmuştum. GIVE 3 projesiyle birlikte, sadece başkaları için değil, kendim için de yeni bir sayfa açtım.
Gaziantep’te yürütülen bu proje, GEGED’in rehberliğinde, sokak sokak, mahalle mahalle topluma dokunan gerçek bir dayanışma hikayesiydi. Özellikle Suriyeli çocuklara yönelik gerçekleştirdiğimiz oyun ve okuma atölyeleri benim için unutulmazdı. Bazı çocuklar Türkçe bilmiyordu, bazıları ise güven problemi yaşıyordu. Ama birlikte geçirdiğimiz zaman sayesinde aramızda kelimelere gerek kalmadan oluşan bir bağ vardı. Birlikte güldük, çizdik, öğrendik.
GIVE 3’ün en özel yanlarından biri de, Türk gönüllüler olarak yalnız olmamamızdı. Projenin koordinatörlüğünü üstlenen Scambieuropei sayesinde, İtalya’dan gelen gönüllülerle birlikte sahada yer aldık. Farklı kültürlerden gençlerin bir araya gelip ortak bir amaç için emek vermesi, bana “Avrupa” fikrini ilk defa gerçek anlamda hissettirdi. Kültür paylaşımı günlerinde onların geleneksel tatlarını denerken, ben de Gaziantep mutfağını tanıtmanın gururunu yaşadım.
Bu gönüllülük deneyimi bana gösterdi ki; insanlar arasında köprü kurmak için büyük şeyler yapmaya gerek yok. Bazen bir gülümseme, bazen samimi bir selam bile yeter. Bu projeyle birlikte toplumsal duyarlılığım arttı, kendime olan güvenim güçlendi ve gönüllülüğün bir yaşam biçimi olduğunu anladım.
Abdulselam CERRUD
Volunteer
Bazı deneyimler insanın iç dünyasında büyük dönüşümler yaratır. GIVE 3 – Gaziantep Inclusion by Volunteers from the EU projesi de benim için tam olarak böyle bir dönüm noktası oldu. GEGED çatısı altında gönüllü olarak başladığım bu süreçte, topluma fayda sağlarken aslında kendimi tanıma yolculuğuna çıktım.
Projenin ilk günlerinde çekingen ve mesafeliydim. Ancak kısa sürede, özellikle mülteci çocuklarla yürüttüğümüz sosyal etkinlikler sayesinde hem çevremle hem de kendimle daha sağlıklı bağlar kurmaya başladım. Oyun etkinliklerinden okuma saatlerine, boyama atölyelerinden açık hava sinemalarına kadar uzanan birçok faaliyette aktif görev aldım. Her bir etkinlikte çocukların gözlerinde beliren güven ve heyecan, bana bu projeye neden katıldığımı her defasında yeniden hatırlattı.
İtalyan gönüllülerin de eş zamanlı olarak bu süreçte bizimle sahada yer alması projeye ayrı bir zenginlik kattı. Scambieuropei’nin proje koordinatörlüğünde yürütülen bu uluslararası gönüllülük ortamında, sadece toplumsal fayda değil, aynı zamanda kültürler arası anlayış da gelişti. İlk kez başka bir milletten insanlarla bu kadar yoğun ve samimi bir şekilde birlikte çalıştım. Ortak amaçlar için yan yana durmanın nasıl bir güç yarattığını bizzat yaşadım.
Bu proje sayesinde yalnızca çevremi değil, kendi potansiyelimi de keşfettim. Sadece gönüllü değil, artık daha bilinçli, daha duyarlı bir bireyim. GIVE 3, bana yalnızca tecrübe değil; vizyon kazandırdı.
Mustafa Kırmızıateş
Volunteer
Hayatın yoğunluğu içinde bazen durup düşünmek gerekir: “Ben bu toplum için ne yapıyorum?” GIVE 3 projesine dahil olduğumda bu soruyu ilk kez gerçekten ciddiyetle sordum kendime. Cevabımı ise Gaziantep’in sokaklarında, çocukların gülümsemesinde, göç hikâyelerinde buldum.
GEGED’in ev sahipliğinde yürütülen bu proje, gönüllülüğün yalnızca fedakârlık değil, aynı zamanda bir öğrenme süreci olduğunu bana öğretti. Çoğunlukla çocuklar ve gençlerle yaptığımız faaliyetlerde aktif yer aldım. Özellikle mahalle temelli çalışmalarda çocuklara yönelik düzenlenen spor ve eğitsel oyun etkinlikleri, hem onların motivasyonunu hem de benim sorumluluk bilincimi güçlendirdi.
En unutamadığım anlardan biri, bir çocuğun “Buraya ilk defa biri bizim için geldi” demesiydi. O cümle benim için projeyi özetleyen bir anahtar oldu. Ne yaptığımızın, ne kadar küçük görünse de nasıl büyük etkiler yaratabildiğini anladım.
Proje boyunca İtalya’dan gelen gönüllülerle aynı ekipte çalıştık. Scambieuropei’nin koordinasyonundaki bu çok uluslu yapı, bizim için hem öğretici hem de ufuk açıcıydı. Onlarla birlikte geçirdiğimiz zaman boyunca İngilizce pratiği yaptım, yeni bakış açıları kazandım ve kültürel sınırların insan ilişkilerinde ne kadar kolay aşılabildiğini gördüm.
Artık gönüllülük benim için sadece bir faaliyet değil; hayata, insana ve topluma dair duruşumun bir parçası. GIVE 3 projesi bana sadece gönüllülük deneyimi değil, aynı zamanda daha duyarlı bir vatandaş olma bilinci kazandırdı.
Mahir KAHYA
Volunteer
Benim hikâyem biraz farklı. Aslen Suriye doğumluyum ama uzun süredir Gaziantep’te yaşıyorum. Bu şehir artık sadece bir adres değil, benim evim oldu. GIVE 3 – Gaziantep Inclusion by Volunteers from the EU projesine katıldığımda, hayatımdaki bazı eksik halkaların tamamlandığını hissettim. Bu defa sadece yardım alan biri değil, yardım sunan biri olma fırsatı geçti elime. Bu değişim, tarif edilemez bir güç verdi bana.
GEGED çatısı altında, Gaziantep’te yaşayan hem yerel halktan hem de mülteci topluluklardan çocuklarla çalıştık. Onların çoğu da benim gibi zorlu yollarla buraya gelmişti. Onlarla kurduğum bağ, geçmişimle yüzleşmeme ve geleceğe daha umutla bakmama vesile oldu. Oyun saatleri, hikâye anlatımı, birlikte boyadığımız duvarlar… Her biri benim için sadece bir gönüllülük faaliyeti değil, aynı zamanda iyileşme sürecinin bir parçasıydı.
Projeye sadece Türk gençleri değil, Scambieuropei koordinasyonuyla İtalya’dan gelen gönüllüler de katıldı. Onlarla tanışmak, hikâyemi paylaşmak ve onların bakış açılarını dinlemek, bana “ait olmanın” ne kadar kıymetli bir duygu olduğunu yeniden hatırlattı. Onların saygılı ve içten yaklaşımları, aidiyet duygumu güçlendirdi.
Seyahat edememek gibi bir kısıtım vardı, ama bu projede bulunduğum şehirde, bulunduğum topluluk içinde dünya ile buluştum. GIVE 3 bana sadece gönüllülüğü değil, var olmanın ve katkı sunmanın değerini de öğretti. Artık kendimi daha güçlü hissediyorum. Çünkü artık sadece geçmişin değil, geleceğin de bir parçasıyım.
Sinan KIZMAZ
Volunteer
Hayat bazen size yepyeni bir pencere açar. GIVE 3 projesi benim için tam da böyle bir pencere oldu. Daha önce gönüllülük yapmıştım ama bu kadar çok yönlü, bu kadar etkili bir projede yer almak benim için ilk defaydı. GEGED’in ev sahipliğinde Gaziantep’te yürütülen bu çalışmalarda sadece sahada değil, duygusal olarak da aktif bir sürecin içindeydim.
Proje kapsamında çocuklarla atölye çalışmaları gerçekleştirdik. Özellikle mülteci kökenli çocukların sosyal hayata uyumu konusunda destekleyici etkinliklerde yer almak beni çok etkiledi. Her biri farklı geçmişlerden gelen ama aynı oyunla aynı masada birleşen bu çocuklar bana toplumsal kapsayıcılığın ne demek olduğunu çok net gösterdi.
İşin en ilham verici kısmı, farklı ülkelerden gönüllülerle aynı hedefe yürümekti. Scambieuropei koordinasyonunda projeye katılan İtalyan gönüllülerle yaptığımız iş birlikleri sayesinde farklı kültürleri tanıma, ortak değerler etrafında birleşme fırsatı bulduk. Bu kültürel çeşitlilik, etkinliklerin etkisini de çok daha güçlü hale getirdi.
Bu projeye başlarken çevreme katkı sunmayı hedeflemiştim. Ama zamanla anladım ki bu katkının en büyüğünü aslında kendime yapmışım. GIVE 3 sayesinde daha bilinçli, daha sabırlı ve daha topluma duyarlı bir birey oldum. Artık gönüllülük benim için bir hobi değil, karakterimin bir parçası.
Miraç Kaan ÖZER
Volunteer
Bazı deneyimler vardır, sizi değiştirmekle kalmaz; bakış açınızı, önceliklerinizi ve hatta hedeflerinizi yeniden şekillendirir. GIVE 3 projesi benim için böyle bir deneyim oldu. Gaziantep’te, GEGED’in önderliğinde yürütülen bu proje sayesinde hem topluma hem de kendi gelişimime katkıda bulunma şansı yakaladım.
Gönüllülük faaliyetlerinde özellikle çocuklarla iletişim kurduğum anlar benim için çok kıymetliydi. Onlara yönelik düzenlediğimiz yaratıcı etkinlikler, sadece eğlenceli değil aynı zamanda öğreticiydi. Çocukların bir etkinliğe nasıl katıldığını, nasıl sorular sorduğunu, nasıl küçük şeylerle bile mutlu olduklarını gözlemledikçe, aslında ne kadar büyük bir etki yaratabildiğimizi fark ettim.
İtalyan gönüllülerle birlikte aynı ekipte görev almak başta biraz tedirgin ediciydi; çünkü farklı diller, farklı alışkanlıklar vardı. Ama Scambieuropei’nin proje koordinasyonunda sağlanan o uyumlu yapı sayesinde çok kısa sürede birbirimizi anlamaya başladık. Farklı diller konuşsak da ortak amacımız bizi aynı noktada buluşturdu: fayda üretmek.
Bu süreçte kendime dair çok şey keşfettim. Sorumluluk almayı, kriz anlarında çözüm üretmeyi, ekip içinde birlikte hareket etmeyi öğrendim. GIVE 3 benim için sadece bir gönüllülük deneyimi değil; gelecekte yapmak istediğim işlerin yönünü bile etkileyen bir yaşam tecrübesi oldu.
Şimdi geriye dönüp baktığımda, her anıyla içime işlemiş bir süreç görüyorum. Gönüllülük artık benim için yalnızca sosyal bir katkı değil, bir yaşam felsefesi.
Mert Celil ÖZYURTKAN
Volunteer
Gönüllülük, insanın hem kendine hem çevresine dürüstçe dokunduğu bir yolculuk… GIVE 3 projesi sayesinde bu yolculuğun tam kalbine adım attım. GEGED’in Gaziantep’te ev sahipliğini yaptığı bu projede yer almak, hayatımın en öğretici ve dönüştürücü deneyimlerinden biri oldu.
Projede özellikle çocuklarla yürütülen faaliyetlerde aktif görev aldım. Onlarla birlikte düzenlediğimiz kitap okuma saatleri, oyunlar ve kültürel etkinlikler sayesinde yalnızca bir gönüllü değil, bir abileri gibi oldum. Bu yakınlık zamanla güçlü bağlar kurmamıza vesile oldu. Onların güvenini kazanmak kolay olmadı ama sabırla, ilgiyle bu süreci birlikte inşa ettik.
Ayrıca proje, uluslararası gönüllülerle birlikte çalışmanın ne kadar besleyici olduğunu gösterdi bana. Scambieuropei’nin koordinasyonuyla İtalya’dan gelen gönüllülerle ekip olarak birçok etkinlik gerçekleştirdik. Farklı diller konuşsak da, amaçlarımız ortaktı. Onlardan hem farklı kültürlere dair bilgiler öğrendim hem de birlikte üretmenin keyfini yaşadım.
Bu süreçte sadece sosyal beceriler kazanmadım; aynı zamanda duygusal dayanıklılığımı da geliştirdim. Sorumluluk almayı, birlikte karar vermeyi, toplumsal meseleleri daha derinlemesine sorgulamayı öğrendim. GIVE 3 projesi bana sadece bir deneyim değil, bir yön kazandırdı.
Artık gönüllülük, benim için bir seçenek değil; yaşam biçimimin temel bir parçası. Bu projeyle topluma ne kadar çok şey katabildiğimizi ve aynı anda kendimize de ne kadar çok şey kattığımızı gördüm.
Derya KOÇMAN
Volunteer
Toplumun bir parçası olmak, bazen sadece yaşadığın yerde bulunmakla değil, o toplumun yaralarını birlikte sarmakla mümkün olur. GIVE 3 – Gaziantep Inclusion by Volunteers from the EU projesiyle ben de bu anlayışı sahada, birebir deneyimleme fırsatı buldum. GEGED’in yürüttüğü bu anlamlı projede gönüllü olarak yer almak benim için hem sosyal bir sorumluluk hem de kişisel bir dönüşüm süreci oldu.
Gaziantep’te, dezavantajlı çocuklarla gerçekleştirdiğimiz etkinliklerde aktif bir rol üstlendim. Onlarla birlikte yapılan yaratıcı drama çalışmaları, duygularını ifade etmeleri için onlara alan açarken bana da çocukların dünyasına daha yakından bakma fırsatı sundu. Bir çocuğun, çizdiği resimde ailesini ve Gaziantep’i aynı kareye yerleştirmesi bana bu şehrin ne kadar çok hayatın kesişim noktası olduğunu bir kez daha hatırlattı.
Projenin en güçlü yanlarından biri de uluslararası gönüllülerle birlikte yürütülmesiydi. Scambieuropei’nin koordinasyonunda, İtalya’dan gelen gönüllülerle birlikte aynı amaç uğruna çalışmak, dil ve kültür farklarını aşarak güçlü bir ekip ruhu oluşturmamızı sağladı. Bu etkileşim, sadece kültürel bir paylaşım değil; aynı zamanda karşılıklı empati ve anlayış geliştirme süreciydi.
GIVE 3 benim için sıradan bir gönüllülük faaliyeti değil, insanlarla bağ kurmanın, toplumsal fayda üretmenin ve aynı zamanda kendi içime dönüp “Ben kimim, ne yapabilirim?” sorusuna yanıt aramanın yolu oldu. Artık biliyorum ki değişim küçük adımlarla başlıyor ve ben de bu adımlardan birini atmaktan gurur duyuyorum.
Nilüfer SARIMAN
Volunteer
Hayatın akışında bazen öyle bir an gelir ki, durup nereye ait olduğunuzu, neye katkı sunduğunuzu sorgularsınız. Benim için bu sorgulama, GIVE 3 projesiyle birlikte başladı. GEGED’in ev sahipliğinde Gaziantep’te gerçekleştirilen bu gönüllülük süreci, sadece bir sosyal sorumluluk değil, aynı zamanda bir farkındalık yolculuğuydu.
Projede özellikle çocuklarla birebir etkileşimde bulunmak benim için en unutulmaz deneyimlerden biriydi. Onlarla birlikte oyunlar oynadık, kitaplar okuduk, hatta bazen sadece sessizce oturup hayallerinden bahsettik. Gönüllülük, o anlarda sadece bir görev değil, karşılıklı güven ve samimiyetin doğal bir sonucu haline geldi.
İtalya’dan gelen gönüllülerle yürüttüğümüz ortak etkinlikler de bu deneyimi çok daha anlamlı hale getirdi. Scambieuropei koordinatörlüğünde yürütülen projede farklı kültürlerden gelen gönüllülerle aynı hedefe yürümek, empati kurmanın ve birlikte üretmenin ne kadar kıymetli olduğunu bir kez daha gösterdi. Özellikle kültürel paylaşım günleri, sadece yemek veya müzik değil; düşünce tarzı ve değerlerin de paylaşıldığı anlara dönüştü.
Bu proje sayesinde toplumun farklı kesimlerine dair farkındalığım arttı. Daha önce dikkat etmediğim detayları, daha önce görmediğim hikâyeleri tanımaya başladım. GIVE 3, bana toplumun bir bireyi olarak nasıl daha duyarlı, üretken ve faydalı olunabileceğini gösterdi. Artık yalnızca gözlemleyen değil, harekete geçen biriyim.
İslim YILMAZ
Volunteer
Her insanın içinde bir şeyleri değiştirme arzusu vardır. Ama çoğu zaman bu arzu, harekete dönüşmeden kalır. Benim için bu dönüşümün fitilini ateşleyen şey, GIVE 3 – Gaziantep Inclusion by Volunteers from the EU projesine katılmak oldu. GEGED’in ev sahipliğinde Gaziantep’te gerçekleşen bu süreç, hem birey olarak dönüşmemi sağladı hem de başkalarının hayatına dokunma gücümü keşfetmeme yardımcı oldu.
Projede mülteci çocuklarla ve dezavantajlı mahallelerdeki gençlerle birçok etkinlik gerçekleştirdik. En çok etkilendiğim anlardan biri, birlikte oyun oynadığımız küçük bir kızın bana sarılıp “keşke hep bizimle kalsan” demesiydi. Bu basit ama içten söz, yaptığımız işin etkisini en yalın haliyle anlatıyordu.
Gönüllülük sürecimiz, uluslararası bir boyuta da sahipti. Scambieuropei koordinasyonunda İtalya’dan gelen gönüllülerle ortak çalışmalar yürütmek, farklı kültürleri tanımamı, kendimi ifade etme becerimi geliştirmemi ve çok uluslu bir ekipte uyumla çalışmanın inceliklerini öğrenmemi sağladı. Ortak yürüttüğümüz bir kültür atölyesinde, kendi kültürümü tanıtırken aslında onun ne kadar kıymetli olduğunu fark ettim.
Bu proje bana yalnızca gönüllülük pratiği kazandırmadı; aynı zamanda özgüven, farkındalık ve sorumluluk duygusu da verdi. GIVE 3 sayesinde artık hayatımda sadece kendi yoluma değil, başkalarının yoluna da ışık tutabileceğimi biliyorum. Bu bilinçle, daha kararlı ve daha umut doluyum.
Nil METE
Volunteer
Ben bu projeye katılmadan önce gönüllülük nedir, pek bilmiyordum açıkçası. “Zaman ayırıp birilerine yardım etmek” gibi çok yüzeysel bir fikrim vardı. Ama GIVE 3’e başladıktan sonra işler değişti. GEGED’in Gaziantep’te yürüttüğü bu proje, bana sadece gönüllülüğün ne olduğunu değil, neden önemli olduğunu da gösterdi.
İlk gün biraz gergindim. Tanımadığım insanlar, çocuklar, başka ülkelerden gelen gönüllüler… Ama sonra her şey doğal bir şekilde gelişmeye başladı. Özellikle çocuklarla yapılan etkinliklerde çok şey öğrendim. Onlara bir şeyler öğretmeye çalışırken aslında ben de her gün yeni bir şey öğreniyordum. Bir çocuğun sırf seninle oyun oynadığın için mutlu olması, çok güçlü bir şeymiş.
Proje boyunca İtalya’dan gelen gönüllülerle birlikte çalıştık. İngilizcem çok iyi değildi ama onlarla iletişim kurmak için çaba gösterdim. Bazen jestlerle, bazen karışık cümlelerle ama bir şekilde anlaştık. Bu da bana, iletişimin sadece dil olmadığını gösterdi. Scambieuropei koordinasyonundaydı proje, çok düzenliydi, herkesin bir yeri vardı.
Her gün aynı mahalleye gitmek, aynı çocukları görmek, onların “abla yine geldin” demesi, beni motive etti. Bu projede yer almak, bana sadece bir deneyim değil, bir güven verdi. Artık gönüllülük benim için yapılması gereken bir şey değil, yapılmak istenen bir şey
Merve KULA
Volunteer
Projenin ilk toplantısında kendime sürekli şunu sordum: “Acaba doğru yerde miyim?” Kalabalık bir ortam, tanımadığım insanlar, yapılacak bir sürü şey… Ama zamanla anladım ki evet, tam olarak olmam gereken yerdeydim.
GIVE 3 projesi sayesinde ilk defa gönüllü oldum. GEGED’in Gaziantep’te düzenlediği bu faaliyetlerde çocuklarla vakit geçirdik, onlarla oyunlar oynadık, etkinlikler yaptık. Özellikle okul dışı etkinlikler çok anlamlıydı. Çünkü bazı çocuklar ilk defa biri tarafından dinleniyordu belki de. Bazen sadece birlikte oturup sohbet etmek bile çok şey ifade ediyordu.
İlk birkaç gün hep kendimi yetersiz hissettim. Ne yapacağımı bilemediğim anlar oldu. Ama çocukların yüzündeki gülümsemeyi görünce, “demek ki bir şeyler doğru gidiyor” dedim. Her gün yeni bir şey öğrenmek bana da iyi geldi.
Proje sadece Türk gönüllülerden oluşmuyordu. İtalya’dan gelen gönüllüler de vardı. İlk başta biraz mesafeliydim çünkü arada dil farkı vardı. Ama sonra fark ettim ki aynı amaç için bir araya gelen insanlar, bir şekilde anlaşmayı başarıyor. Scambieuropei koordinatördü, her şey çok düzenliydi, bu da bize rahat çalışma ortamı sundu.
Bu deneyim bana sadece gönüllülüğü değil, insan ilişkilerini, birlikte üretmenin tadını, küçük bir dokunuşun ne kadar büyük bir etki yaratabileceğini öğretti. Bitmesini hiç istemedim açıkçası.
Derya DENİZ
Volunteer
GIVE 3 projesine katıldığımda içimde heyecanla karışık bir tedirginlik vardı. Daha önce hiç bu kadar farklı insanla, bu kadar çeşitli konulara dokunan bir çalışmanın içinde olmamıştım. Ama Gaziantep’te, GEGED’in yürüttüğü bu proje sayesinde aslında hepimizin ortak noktaları olduğunu gördüm.
Çoğunlukla göçmen çocuklarla çalıştık. Onların hikâyelerini dinlemek, bazen sadece gözlerinin içine bakmak bile çok şey anlatıyordu. Oyun oynarken aniden konuyu ülkelerine getirmeleri ya da “savaş olmasaydı ben şimdi orada olurdum” demeleri beni çok etkiledi. Bu çocukların yaşlarına göre çok fazla şey yaşadığını gördüm. Bu da bana göçün sadece “yer değiştirmek” olmadığını gösterdi. Bu bir travma, ama aynı zamanda bir yeniden başlama umudu.
Sosyal kapsayıcılık kavramını da sahada hissederek öğrendim. Biz sadece etkinlik yapmıyorduk; aynı zamanda çocukları dahil ediyor, onların fikirlerini önemsiyor, onları merkez alan işler yürütüyorduk. Bu onların özgüvenini güçlendirirken bizi de dönüştürdü.
Projenin diğer güçlü yanı ise İtalyan gönüllülerle birlikte çalışmamızdı. Başta biraz çekindim ama sonra çok keyifli bir ekip olduk. Onlarla kültür alışverişi yapmak, farklarımızı görmek ama ortak bir amaçta buluşabilmek çok anlamlıydı. Scambieuropei koordinasyonundaydı proje ve gerçekten güzel organize edilmişti.
Bu gönüllülük süreci bana, sadece bir şeyler vermek değil; aynı zamanda karşılıklı öğrenmenin ne kadar kıymetli olduğunu gösterdi. Küçük bir değişimle bile büyük etkiler yaratabileceğimizi gördüm.
Alican GÜN
Volunteer
GIVE 3 projesiyle tanışmadan önce gönüllülük, uzaktan güzel görünen ama bana pek uygun olmadığını düşündüğüm bir şeydi. “Ben ne yapabilirim ki?” diyordum hep. Ama GEGED’in Gaziantep’te yürüttüğü bu projede yer aldığım andan itibaren, bu düşünceler yavaş yavaş değişmeye başladı.
Özellikle göçmen çocuklarla yürüttüğümüz etkinlikler bana çok şey kattı. Bazıları Türkçe bilmiyordu ama yine de iletişim kurmanın yolunu bir şekilde buluyorduk. Boyama yaparken, futbol oynarken, resim çizerken… Dil bazen ortadan kalkıyor, sadece gülümsemeler kalıyordu geriye. İşte o anlar, bana sosyal kapsayıcılığın ne demek olduğunu öğretti. Birlikte olduğumuz sürece, her çocuk kendini “dahil” hissediyordu.
İtalya’dan gelen gönüllülerle de çalışmak farklı ve güzel bir deneyimdi. İlk başta onların bize nasıl uyum sağlayacağını merak ediyordum ama sonra fark ettim ki aynı şey onlar için de geçerliydi. Kültürel farklılıklar vardı ama biz bu farklılıkları engel değil, zenginlik olarak gördük. Scambieuropei koordinatörlüğünde bu çeşitliliği yönetmek kolaylaştı. Kültür günü düzenlediğimizde onların mutfağını tatmak, bizim yemeklerimizi onlara anlatmak çok keyifliydi.
Bu proje bana, “birlikte yaşam” fikrinin sadece söylemde kalmaması gerektiğini gösterdi. Göçmen, yerel, yabancı, genç, çocuk fark etmiyor; yeter ki samimi bir ortam kurulsun. Gönüllü olmak, bana hem başkalarına dokunma fırsatı sundu hem de kendimi yeniden tanımamı sağladı.
Resul Zeynel İBİLİ
Volunteer
Bu projeye başvurduğumda açıkçası neyle karşılaşacağımı tam olarak bilmiyordum. “Gönüllü olmak” kulağa hoş geliyordu ama içeriği konusunda pek fikrim yoktu. GIVE 3 projesiyle birlikte, bu kavramın benim için ne kadar dolu bir hale geleceğini hiç tahmin etmezdim.
GEGED’in Gaziantep’te yürüttüğü çalışmalarda gönüllü olarak yer almak bana sadece topluma katkı sunma fırsatı değil, aynı zamanda dünyaya farklı bir açıdan bakma becerisi kazandırdı. En çok çalıştığımız grup göçmen çocuklardı. Onlarla geçirdiğimiz zamanlar bana hayatın her yerde eşit olmadığını, ama küçük şeylerin bile bir çocuğun gününü güzelleştirebileceğini gösterdi.
Etkinliklerde kimse kimseyi sorgulamıyordu. Nerelisin, ne yaşadın, hangi dilden konuşuyorsun demeden herkes birlikte öğreniyor, birlikte eğleniyordu. İşte sosyal kapsayıcılık tam da buymuş dedim kendi kendime. Birlikteyken herkes eşitti.
Bir de tabii İtalyan gönüllüler vardı. İlk başta uzaktık birbirimize ama birkaç gün içinde “ekip” olduk. Onlarla hem eğlendik, hem çalıştık. Özellikle kültür günlerinde kendi geleneklerimizi paylaşmak, onların yemeklerini tatmak çok güzeldi. Projenin koordinatörü olan Scambieuropei bu çok kültürlü yapının uyum içinde işlemesini sağladı diyebilirim.
GIVE 3 projesi benim için bir okul gibiydi. Ama ders kitaplardan değil, insanlardan öğreniliyordu. Şimdi geriye dönüp bakınca, iyi ki katılmışım diyorum. Çünkü artık hem kendimi hem de çevremi daha iyi anlayabiliyorum.
Halil YAZGAN
Volunteer
GIVE 3 projesine katılmadan önce gönüllülük benim için hep “zamanı olanların yaptığı bir şey” gibi gelirdi. Ama bu projeyle birlikte fikrim tamamen değişti. GEGED’in ev sahipliğinde Gaziantep’te gerçekleşen bu proje sayesinde aslında gönüllülüğün zamanla değil, yürekle ilgili olduğunu gördüm.
Projede yer alırken en çok mülteci çocuklarla olan çalışmalar beni etkiledi. Çocuklar çok hızlı bağ kuruyor ama aynı hızla da kopabiliyorlar. O yüzden güven vermek, samimi olmak çok önemliydi. Bazen sadece yanlarında oturmak, bir resim çizmelerine yardım etmek bile onlar için değerliydi. Bu süreçte ben de onların gözünden dünyaya bakmayı öğrendim.
Kapsayıcılık meselesini kitaplardan değil, sahadan öğrenmek başka bir şey. Farklı kökenlerden gelen çocukların aynı oyunda aynı heyecanla yer aldığını görmek, aslında ne kadar benzer olduğumuzu hatırlattı. Bu sadece onların değil, bizim de gelişimimizdi.
Proje boyunca İtalya’dan gelen gönüllülerle birlikte birçok etkinlik gerçekleştirdik. Başlarda çekingenlik vardı ama sonra onların da bizim gibi olduğunu gördük. Kültür günlerinde şarkılar söyledik, yemekler paylaştık, birbirimizin dillerinden kelimeler öğrendik. Scambieuropei koordinasyonuyla yürütülen bu uluslararası yapı, benim için büyük bir artıydı.
Gönüllülük artık benim için bir etkinlik değil, bir düşünce biçimi. GIVE 3 bana bunu kazandırdı. Ve en güzeli, bu sürecin sonunda sadece yeni şeyler öğrenmedim, aynı zamanda çok güzel insanlar da tanıdım.
Halil İbrahim DEMİR
Volunteer
Bazı insanlar için gönüllülük bir hobi olabilir, ama ben artık bunun çok daha fazlası olduğunu biliyorum. GIVE 3 projesine katılmamla birlikte gönüllülüğün sadece “birilerine yardım etmek” olmadığını; bazen sadece yanında olmak, bazen de birlikte üretmek anlamına geldiğini öğrendim.
Gaziantep’te GEGED’in ev sahipliğinde yürütülen bu projede yer almak, benim için büyük bir adımdı. İlk günlerde ne yapacağımı çok bilmiyordum, ama çocukların yaklaşımı, ekipteki destek ve ortamın sıcaklığı sayesinde kısa sürede kendimi buldum. Özellikle Suriyeli çocuklarla yapılan etkinlikler beni çok etkiledi. Onların gözlerindeki umut, bazen kurdukları cümlelerdeki yorgunluk… Bu duygularla yüzleşmek kolay olmadı ama farkındalık kazandırdı.
Bir etkinlik sırasında bir çocuk “sen bizimle kalacak mısın hep?” diye sorduğunda kelimeler boğazımda düğümlendi. Çünkü onların hayatında gelen-giden çok olmuştu. O yüzden güven kurmak zaman aldı ama o güven bir kez oluşunca her şey daha anlamlı hale geldi.
Proje sadece Türkiye ile sınırlı değildi. İtalya’dan gelen gönüllülerle tanışmak, farklı kültürlerle birlikte çalışmak çok güzeldi. Başta dil engel gibi görünse de samimiyet her şeyi aşıyor. Scambieuropei koordinasyonuyla yürütülen bu uluslararası yapı sayesinde farklılıkların nasıl bir zenginlik olduğunu bizzat deneyimledim.
Bu proje bana sadece gönüllülük bilinci değil, insanlık adına sorumluluk duygusu da kazandırdı. Artık bir şeyleri değiştirmek için illa çok büyük işler yapmam gerekmiyor; bazen sadece “orada olmak” bile yetiyor.
Muhammed Yusuf TAPAR
Volunteer
Gönüllülüğün insana bu kadar şey katacağını düşünmemiştim. GIVE 3 projesine başlarken “elimden ne gelir ki?” diye içimden geçiriyordum. Ama Gaziantep’te GEGED’in yürüttüğü bu projeye adım attığım andan itibaren, ne kadar çok şeye dokunabileceğimi görmeye başladım.
Çoğu zaman mülteci çocuklarla etkinliklerde yer aldım. Başta biraz zordu. Nasıl iletişim kurarım, beni dinlerler mi, yabancılık hissederler mi diye düşündüm. Ama çocuklar hiç öyle yapmadı. Birlikte resim yaparken, oyun oynarken aradaki tüm farklar ortadan kalktı. Onlar sadece çocuktu, bizse sadece abileri, ablaları. Birbirimize çok şey kattık.
Göç meselesini sadece televizyondan duymakla, o çocukların gözünden görmek arasında dağlar kadar fark var. Onların hikâyeleri benim için çok etkileyiciydi. Özellikle bir çocuğun ailesini geride bırakmak zorunda kaldığını anlatması, beni derinden etkiledi.
Projenin bir diğer güzel tarafı da kültürlerarası etkileşimdi. İtalya’dan gelen gönüllülerle beraber çalıştık. Dilimiz farklıydı ama ortak bir amaç için bir aradaydık. Kültür günlerinde onların geleneklerini tanımak, kendi kültürümüzü anlatmak çok keyifliydi. Scambieuropei’nin koordinasyonu sayesinde düzenli, uyumlu bir ortam oluştu.
Bu proje bana “yardım etmek” kelimesini yeniden tanımlattı. Yardım etmek bazen sadece orada olmaktır, dinlemektir, birlikte gülmektir. GIVE 3 benim için bir gönüllülük deneyiminden çok daha fazlası oldu: hayatı başka bir pencereden görmeye başladım.
Elif Buğlem SÜRÜCÜ
Volunteer
Gönüllülük kelimesi bana hep güzel gelirdi ama tam olarak ne hissettirdiğini bu projeyle anladım. GIVE 3 sayesinde, sadece bir projeye değil, bambaşka hayatlara, hikâyelere ve aslında kendime dahil oldum.
Gaziantep’te, GEGED’in yürüttüğü çalışmalarda özellikle çocuklarla birlikteydik. İlk günden itibaren, onların bize duyduğu merak ve sonra güven duygusu her şeyi değiştirdi. Bir etkinlikte küçük bir kız yanıma gelip “sen bizimle hep oynayacak mısın?” dediğinde durup düşündüm. Onlar için biz orada sadece etkinlik yapan biri değil, aynı zamanda bir güven kaynağıydık.
En çok hissettiğim şey şu oldu: sosyal kapsayıcılık sadece büyük laflarla anlatılacak bir şey değilmiş. Bazen aynı masa etrafında resim yapmak, bazen oyun oynarken hep birlikte gülmek… İşte o anlarda herkesin eşit olduğunu hissediyorsun.
İtalyan gönüllülerle olan etkileşim de başta biraz çekingen başladı ama sonrasında çok şey paylaştık. Dil farklıydı, mizah anlayışı farklıydı ama bir noktadan sonra hepimiz aynı dili konuşuyor gibiydik. Kültür günlerinde onlarla birlikte çalışmak, sadece yemek ya da dans değil; birbirini tanımak, anlamak demekti. Scambieuropei’nin koordinasyonunda böyle çok uluslu bir ekip içinde olmak, bana “Avrupa” dediğimiz şeyin aslında böyle bir şey olduğunu gösterdi.
Bu süreç boyunca öğrendiğim en önemli şeylerden biri şu oldu: insanın yargılamadan dinlemesi, sabretmesi ve birlikte üretmesi bazen en büyük iyilik. Gönüllülük bana bunu gösterdi. Artık sadece izleyen biri değilim, elimden ne gelirse yapan biriyim.
Muhammed BURİLLİ
Volunteer
Bazen bir yere sadece yardım etmek için gidersiniz ama dönerken kendinizle ilgili bambaşka şeyler öğrenmiş olursunuz. Benim için bu proje tam olarak öyleydi. Ne kadar şey fark ettim, ne kadar şey hissettim anlatmak zor.
Gönüllü olarak katıldığım bu süreçte, farklı yaşlardan ve geçmişlerden çocuklarla tanıştım. Aralarında savaş görmüş, ülkesinden ayrılmış, buraya tutunmaya çalışanlar vardı. Biz onlara atölye sunarken aslında onlar da bize çok şey kattı. Sessizce oturan bir çocuğun sonradan gelip “ben de resim yapmak istiyorum” demesi, işte o küçücük adımlar bana çok büyük geldi.
Birlikte çalıştığımız ekipte farklı şehirlerden gençler vardı, bir de başka ülkelerden gelen gönüllüler. Özellikle İtalyan arkadaşlarla aynı etkinlikte yer almak başta garipti ama sonra çok eğlenceli hale geldi. İletişim kurmanın sadece kelimelerle olmadığını orada fark ettim. Bazen aynı oyuna gülmek bile yeterli oluyor.
Her gün aynı mahalleye gitmek, aynı çocukları görmek bir süre sonra bir alışkanlığa dönüştü. Bizi beklediklerini bilmek, bazen sırf onlar için o günü sabırsızlıkla beklememe sebep oldu.
Daha önce toplumsal konulara bu kadar içten yaklaşmamıştım. Göç, eşitsizlik, dışlanmışlık… Hepsi uzaktı bana. Şimdi ise hepsini gözümle gördüm. İçindeydim. Bu yüzden artık hiçbir şeye aynı yerden bakamıyorum. Bu güzel bir şey bence.
Oğuzhan GEDİCİ
Volunteer
Proje başlamadan önce içimde garip bir merak vardı. Ne yapacağız, nasıl geçecek, çocuklarla nasıl iletişim kuracağım… Ama ilk hafta sonunda her şey bir şekilde yerini buldu. O kadar plan yapmamıza rağmen, sahada çoğu şeyi anlık yaşadık ve öğrendik. Bence en iyi kısım da buydu zaten.
Çalıştığımız mahallede sokakta oynamaya alışmış çocuklarla birlikteydik. İlk başta masaya oturmak istemeyen, boyama yerine top isteyen çocuklar bile zamanla gelip deftere bir şeyler karalamaya başladı. Zorlamadık, baskı kurmadık, sadece alan sunduk. Bu bana şunu gösterdi: bazen sadece alan yaratmak bile yeterli oluyor.
Kendi adıma en çok değiştiğim konu sabır oldu. Grup halinde çalışmak, bir şeyin yolunda gitmediğini fark ettiğinde çözüm üretmeye çalışmak, bir etkinliğin ortasında elektrikler kesilince çocukları oyalamanın yolunu bulmak… Bunlar benim için önemli deneyimlerdi.
Farklı kültürlerden gönüllülerle bir arada olmak da apayrı bir tecrübeydi. İtalyan ekipten biriyle tek ortak dilimiz müzik oldu mesela. Türkçe’yi anlamıyordu, ben de onun dilini bilmiyordum ama bir gün birlikte ritim tutup çocuklarla şarkı söylemeye başladık. O an anladım: bazı şeyleri anlatmak için kelimeler gerçekten şart değil.
Bu projede öğrendiklerim, sadece sosyal fayda değil. Kendimi, tepkilerimi, sınırlarımı ve o sınırların aslında ne kadar esnek olduğunu fark ettim.
Abdulkadir SAĞLAM
Volunteer
Projeye katılmadan önce bir gönüllülük deneyimim yoktu ama sürekli “bir şey yapmalıyım” hissi vardı içimde. GIVE 3’e başvururken de tam olarak ne yapacağımı bilmiyordum açıkçası, ama içine girdikçe her şey yavaş yavaş oturmaya başladı.
İlk hafta gözlem yaparak geçti. Ortamı, çocukları, ekipteki arkadaşların nasıl davrandığını izledim. Sonra ben de yavaş yavaş dahil oldum. Etkinliklerde çok aktif olmasam da arka planda eksik kalan şeyleri toparlamaya çalıştım. Herkesin sahnede olmak zorunda olmadığını da burada fark ettim. Destek olmak bazen görünmeyen ama çok önemli bir roldü.
Göç konusu benim için biraz uzaktı. Duyuyordum, izliyordum ama hiç bu kadar yakından temas etmemiştim. Burada tanıştığım çocukların çoğunun geçmişinde savaş, ayrılık, belirsizlik vardı. Ama dışarıdan baksan bir farkları yok gibiydi. En çok da bu çelişki beni etkiledi. Ne kadar az şey biliyormuşum aslında, onu fark ettim.
İtalyan gönüllülerle aynı ortamda olmak ilk başta garip geldi. Ama sonra o gariplik yerini meraka bıraktı. Nasıl düşünüyorlar, nasıl iletişim kuruyorlar… Bazen sadece birlikte bir şeyler hazırlamak bile bağ kurmamıza yetti. Onlarla olan etkileşim, günlük hayatta çok da düşünmediğimiz “kültür” kavramını gözümde somutlaştırdı.
Bu projeyle “gönüllülük” kafamda tanımı değişen bir kelime oldu. Eskiden sadece birilerine yardım etmek gibi gelirdi, şimdi birlikte üretmek, anlamak, dinlemek gibi daha derin anlamlar taşıyor.
Merve Naz İBİLİ
Volunteer
İlk gün nereye oturacağımı bile bilemedim. O kadar kalabalıktı ki. Herkes bir şeyler biliyor gibiydi, ben öyle hissetmiyordum. Ama zamanla anladım, bu his sadece bende değilmiş. Çoğu kişi ilk kez böyle bir şeye katılıyordu.
Etkinlikler başladığında çocukların tepkisi beni şaşırttı. Bir şey öğretmeye çalışmıyorduk aslında, birlikte vakit geçiriyorduk. Ama bu bile onlar için yeniydi. Çok hızlı alıştılar. Bize değil belki ama ortama. Renkli kalemlere, birlikte şarkı söylemeye, kahkahalara…
Ben göç konusunu hep politik bir şey sanırdım. Meğer gündelik bir şeymiş. Yanımda oturan bir çocuk, bir anda nereden geldiğini anlatabiliyor. Okulunu, eski komşularını, sevdiği yemeği… Bunu bir defterin kenarına çizerken yapıyor mesela. O kadar sade ama o kadar güçlü ki.
İtalyan gönüllülerle yapılan kültür günü aklıma kazındı. Bizim yemekler çok sevildi, ama asıl olan sofrada oturup birbirimizin hikâyelerini dinlemekti. Dil bilmeyince mimik devreye giriyor. Gülmek zaten evrensel.
Bu proje benim için “özgüven” oldu. Daha çok konuşan biri değilim ama burada kimse seni zorlamıyor. Ne yapıyorsan, olduğun gibi kabul ediliyorsun. O yüzden içim çok rahattı. İyi ki başvurmuşum dedim, her gün yeniden.
Soner BUDAK
Volunteer
Proje boyunca en çok dikkatimi çeken şey, çocukların bulunduğu ortamla nasıl hızlı bağ kurduğu oldu. İlk günlerde biraz mesafeliydiler. Etkinlik başlamadan köşede bekleyen çocuklar vardı. Üç gün sonra aynı çocuklar masada oturuyor, kalemleri paylaşıyor, grup oyunlarında istekli şekilde yer alıyordu. Bu değişimi gözümle görmek bana göre projenin en net çıktılarından biriydi.
Bizim ekibin içinde her karakterden insan vardı. Sessiz olan, enerjik olan, detaycı olan… Ama herkes bir şekilde katkı sundu. Bu da aslında ekip çalışmasının sadece “aynı fikirde olmak” demek olmadığını gösterdi. Farklılıklar bizi yavaşlatmadı, tam tersi, etkinlikleri daha zengin hale getirdi.
Göçle ilgili en çok düşündüğüm şey şu oldu: çocuklar travmalarını yüksek sesle anlatmıyor ama davranışlarında bunu hissediyorsunuz. Aşırı hareketli olan da, köşeye çekilen de aslında geçmişinden bir şeyler taşıyor. Biz bu çocuklara “terapi” yapmıyoruz, ama iyi gelen bir şeyler olduğuna eminim.
İtalyan gönüllülerle çalışmak da farklı bir tecrübeydi. Sürekli diyalog kurmamız gerekmese de birlikte hareket etmeyi başardık. Ortak etkinliklerde bazen sadece göz temasıyla anlaşmamız yeterliydi. İş bölümü doğaldı, kimse birbirine üstünlük kurmaya çalışmadı.
Gönüllülük benim için ne oldu dersen; en sade haliyle şunu söyleyebilirim: bazen hiçbir şeyi değiştiremezsin ama ortamı biraz daha yaşanabilir kılabilirsin. Bence bu da az bir şey değil.
Umut ÇELİK
Volunteer
Ben bu projeye gelirken çok net bir beklentiyle gelmedim. Hatta açık konuşayım, biraz da tereddütlüydüm. Kalabalık ortamlar, sürekli iletişimde olmak, grup halinde çalışmak… bunlar bana göre şeyler değildi. Ama başladığım andan itibaren her şeyin düşündüğümden daha farklı olduğunu gördüm.
Çocuklarla geçirdiğimiz zamanlarda özellikle dikkat ettiğim şey şu oldu: kurduğun bağ senin enerjinle, niyetinle alakalı. Zorlamadım, sevdirmek için uğraşmadım, sadece samimi olmaya çalıştım. Zamanla aramızda bir güven oluştu. En çok da bu doğal bağların kıymetli olduğunu anladım.
Etkinliklerin hepsinde ön planda olmasam da arka planda gözlem yapmak bana daha fazla şey öğretti. Kimin neye nasıl tepki verdiğini, neyin işe yaradığını fark ettim. Göçmen çocukların bazı şeyleri kolay kolay açmadığını gördüm mesela. Ama yanlarında olduğunda, bir şey talep etmeden sadece eşlik ettiğinde bu duvarların yavaş yavaş yıkıldığını fark ediyorsun.
Yabancı gönüllülerle olan etkileşim benim için ayrı bir başlıktı. İngilizcem mükemmel değil ama iletişim illa sözle kurulacak diye bir şey yokmuş. Aynı ortamda çalışmak, bir şeyleri birlikte taşıyıp hazırlamak bile yeterli oldu çoğu zaman.
Bu süreç bana “sosyal fayda” kavramını kitaplardan değil, pratikten öğrenme imkânı sundu. Herkesin ön planda olması gerekmiyor. Sessiz kalıp gözlemleyen biri de sürecin bir parçası olabilir. Ben bunu gördüm, yaşadım.
Bülent YILDIRIM
Volunteer
Normalde zamanımı ya okul işleriyle ya da telefon elimde geçiren biriydim. Açıkçası GIVE 3’e başvururken bu kadar yoğun bir deneyim olacağını hiç düşünmemiştim. Hani bazı şeyler başta küçük bir karar gibi görünür ama sonradan büyük değişikliklere yol açar ya, bu proje öyle bir şeydi benim için.
İlk zamanlar hep etkinlik saatlerini bekliyordum, sonra fark ettim ki en önemli kısımlar aslında o saatlerin dışında yaşanıyormuş. Bir çocukla yere oturup sessizce taş dizmek, gönüllü arkadaşlarla çay içerken ertesi günün planını konuşmak, o gün yorulsan da akşam eve gidince “iyi ki” demek… Bunlar benim için çok şey ifade etti.
Göç konusunu daha önce hiç bu kadar içeriden hissetmemiştim. Bir çocuğun çantasını her gün yanında taşıması ya da oyun sırasında bile çekingense bir bakış atması, aslında yaşadıklarının izi gibiydi. Biz onları değiştiremedik belki ama birkaç saatliğine başka bir dünyaya geçmelerini sağladık. Bence bu da önemliydi.
İtalyan gönüllülerle olan iletişim ilginçti. Başta biraz mesafeliydik ama sonra bir baktık, en çok birlikte biz gülüyoruz. Ortak bir müzik bulduk, bir etkinlikte birlikte oyun kurduk, çocuklar bizi ayırt etmiyordu bile. Bu bile büyük bir şeydi bence.
Proje bitince fark ettim: gönüllülük, sadece bir süreliğine bir şey yapmak değil. Bir şeyin ucundan tutmak, sonra o hissi bırakmak istememek. Ben şimdi o hissi tanıyorum. Ve sanırım artık ekran başında geçen zamanlarım biraz daha az olacak 🙂